Unutmamalıyız;
Çünkü,
Anlatılacak o kadar çok hikaye,
Söylenecek o kadar çok söz var ki,
Kelimeler hepimizin boğazında düğüm düğüm oluyor.
Acımız tarif edilemeyecek kadar büyük,
Her defasında olduğu gibi “bu son olsun” dileğinden fazlası da gelmiyor elden.
İnsanlık tarihinin en acı verici günleri arasında, ne yazık ki 6 Şubat 2023 de yerini aldı.
Dokuz saat arayla yaşadığımız iki ayrı şiddetli deprem çok yıkıcıydı,
Uzmanlar dünya tarihinde ilk defa artçı depremin ilkinden daha şiddetli olmasına şahitlik ettiğimizi söylüyor.
Lakin,
Ülkece bir kere de deprem sonrası yaşanan zaafiyetler nedeniyle yıkıldık…
2010 yılında 316.000 kişinin hayatını kaybettiği Haiti depreminden sonra en çok hasar veren deprem olarak kayıtlara geçmiş,
Geçmesin kayıtlara…
Acılar kıyaslanmasın,
Böylesine üzüntü verici olayların karşılaştırılması yapılmasın lütfen…
Herbir can değerli,
Her canlının yaşama hakkı var,
Keşke önlenebilir nedenlerden dolayı kimsenin burnu bile kanamasa…
Ancak…
Yıkım çok büyük;
Madden, manen, fiziksel ve ruhsal olarak derin, çok derin yaralar aldık.
İntikam almak için değil, bilakis tekrarlarını yaşamamak adına unutmamalıyız…
Varlığından bile haberdar olmadığımız hayatlarla buluştu yaşamlarımız,
Acıları acımız oldu,
Dertlerini kendi derdimiz bildik,
Elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince bizlere hiç de uzak olmadığını geç de olsa anladığımız yaşamlara bir nebze olsun dokunabilmek için çırpındık durduk…
Velhasıl giden gitti,
Ve,
Ateş düştüğü yeri yaktı bir kere.
Daha acısı…
Gölcük depreminin üzerinden koskoca 24 yıl geçmiş olmasına rağmen, bir şeyler hiç mi değişmez????
Yıldık artık dünkü bugünleri tekrar tekrar yaşamaktan!!!
Unutmamalıyız…
Onbinlerce hayat uçup gitti.
Yıkılan binalarla birlikte hayaller, umutlar, yarınlar da elimizden kayıp gitti…
Ve,
Sadece yarınlar değil,
Bu depremde binlerce yıllık geçmiş, kadim kültür ve tarihi miraslar da enkaz altında kaldı…
Ancak,
Üç yıl, beş yıl, bilemedin onbeş yıl sonra dejavularla karşılaşmak istemiyorsak, bu kısır döngüyü kırmak istiyorsak yapmamız gereken tek birşey var: UNUTMAMAK!!!
Unutmamalıyız,
Lakin…
Rövanşist duygularla intikam almak için değil, sorumluluğu olan her kim varsa tamamının adalet önünde hesap verebilmesi için,
Suçluların hakettiği en ağır cezayı alması için,
Rant kaygısıyla zemin etüdü uygunluğu olmayan yerlere, fay hattını kağıt üstünde değiştirerek imar ve iskana açanları,
Malzemeden çalan; insanlara ev yerine lüks tabut satan mimar, mühendis, müteahhitleri asla unutmamalıyız.
Kendisine daha geniş alan açabilmek için tüm binanın yükünü çeken kolonları – kirişleri kesen marketleri, galerileri , bankaları,
Bu şekilde kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunu işleyenlere takipsizlik kararı verenleri unutmamalıyız ki,
Önlenebilir nedenlerden dolayı daha fazla canımızı toprağa vermeyelim.
Liyakat, Liyakat, Liyakat…
Liyakat, yani ilgili konuda yetkin ve deneyim sahibi olmak yerine, sırf “bizden” diye sadakate dayalı görevlendirilenleri unutmamalıyız.
Nasıl ki harika işler ortaya çıkarıyor diye çok değerli bir cerrahı Anayasa Mahkemesinin başına getiremezsek,
Nasıl ki Olimpiyatta altın madalya aldı diye çok başarılı bir sporcuyu Diyanetin başına geçirmiyorsak;
Tüm yetkilendirme ve görevlendirmelerin liyakate göre yapılması gerektiği gerçeğini asla unutmamalıyız.
Çoğumuz iman etmiş insanlarız, kadere inanıyoruz.
Ancak kader planında dahi “önce tedbir, sonra tevekkül” etmek gerekir.
Körün gözüne bile bile lades yapıp, gereken tedbirleri almayıp,
Sonra da kaderimizde de bu varmış demek doğru ve sağlıklı bir bakış açısı değildir.
Bir düşünün…
Arabam var ama çok eski,
Pertten çıkma, hurdacıdan satın almışım.
Ne ABS, ne airbag, ne de darbe emici çelik barlar mevcut.
Hatta freni bile tutmuyor.
Ve birileri diyor ki:
“Bana şu kadar para verirsen ve kaza yapmayacağını beyan edersen, ben sana trafiğe çıkma izni veririm”
Çok saçma, absürd ve akılalmaz birşey gibi geliyor değil mi?
Peki…
Söz konusu araba değil de ev olduğunda bunun adına “imar barışı” deniliyor,
Ve,
Devlet vatandaşı ile helalleşiyor diye boy boy reklamları yapılıyor.
Popülizm uğruna yapılan bu ölümcül hata nedeniyle kaybettiğimiz canlarlardan bakalım helallik alabilecekler mi????
Reklamda belirtildiği gibi uygunsuz yapılan binalarda “ha yıkıldı, ha yıkılacak” korkusuyla yaşayan insanların sorunları çözüldü mü şimdi???
Tarihimizi De Unutmamalıyız
Kaybettiğimiz canları, acılarımızı ve bunun sorumluları her kimse ise hiçbirini unutmayacağız.
Bir de,
Tarihimizi unutmamalıyız…
Çünkü tarih dediğimiz kavram sadece olmuş – bitmişi göstermez bize;
Geçmiş, gelecek içindir!!!
Tarih sadece olaylar ve rakamlardan oluşan bir istatistiki bilgi değildir.
Bilhakis tarih;
Binlerce yıllık süreç içerisinde biriktirdiğimiz öğretilerimiz,
Kültürümüz,
Örf – adetlerimiz,
Bilgi – birikim ve anlayışımız,
Olayları ve süreçleri anlayabilmemiz, yorumlayabilmemiz için en önemli ve güvenilir kaynağımızdır.
İşte bu nedenle,
Kadim tarihimizi de asla ve kat’a unutmayalım,
Ve bizden sonra gelecek nesillere aktarıp, onların da unutmasının önüne geçmeliyiz.
Ben de nu amaçla elimden geldiği, dilim döndüğünce bu çorbaya bir tuz atmak için çabalayacağım.
Çünkü,
Alışmak zamanla mümkün olsa da,
Bizler unutmayı imkansız kılmalıyız!!!
Okuma Önerisi:
Domuzdamı Tahkimat: Mucizevi Hayata Dokunuş Yöntemi
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir:
İleri okuma önerileri:
İmar Barışı Nedir? (TC Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı)