Pirus zaferi, yenilmeye mahkum olan galibiyetler için kullanılan bir tanımdır.
Aslında,
Yüksek bedeller karşılığı elde edilen, zararın faydasından fazla olduğu bir galibiyetin gerçek bir zafer olmadığını anlatır bize…
Zafer, Arapça “ẓfr” kökünden gelen “düşmanı veya avı alt etme” anlamına gelen “ẓafar” sözcüğünden alıntıdır.
TDK sözlükte ise savaş, yarışma veya uğraşıda çaba harcayarak elde edilen başarı olarak tanımlanıyor.
Başarı ise Orta Türkçe’de “bitirmek, sona getirmek, başa çıkmak” anlamlarındaki “başġar” kelimesinden evrilmiştir.
Sonuçlarının yıkıcı olmasına rağmen bir savaşın kazanılmasına nihai olarak bir zafer diyebiliriz,
Ancak,
Uzun vadede kayıp daha fazla olacaksa bu durum pek bir anlam ifade etmez,
Böylesi bir zafer başarı değildir.
Çünkü,
Kazanan taraf için aslında kaybedilmiştir.
Pirus Zaferi
Sonuçları, kazanana oldukça zarar verici olan bir başarı için “Pirus Zaferi” yakıştırması aslında tarihi bir olaya öykünmedir.
Kral Pirus (King Pyrrhus) ’un yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazandığı bir savaştan dolayı böyle bir tanımlama yapılmıştır.
Pirus, Kuzey Yunanistan Kralı ve aynı zamanda Büyük İskender’ in de kuzenidir.
Tarih MÖ 280 ve MÖ 279…
Gözünü kazanma hırsı bürümüş kral, Roma İmparatorluğu’na ait olan İtalya yarımadasını istila etmek için harekete geçer.
Pirus’un ordusu güçlü savaşçı fillerle takviye edilmiştir,
Ve,
Kral emrindeki 40 bin savaşcının önünde hiç kimsenin duramayacağına inanmıştır bir kere…
Amacı, ne pahasına olursa olsun bu savaşı kazanmaktır.
Bu yolda her şeyini feda etmeye de hazırdır.
Çünkü,
Bu savaşı kazanırsa Roma İmparatorluğu’nun kalbine hançeri, İtalya yarımadasından saplamış olacaktır.
Ve,
Bunu başarırsa akabinde de tüm kıtayı egemenliği altına bağlayacaktır.
Pirus’un Ordusu
Pirus, harika bir planla ordusunun gecenin karanlığından faydalanarak Roma ordusunun arkasından dolaşmasını ister.
Ellerindeki meşaleler ile ormanın içinde hızla ilerleyen ordu, meşalelerin tahmin edilenden daha erken sönmesi ile alaca karanlık içinde kalır.
Planı bu beklenmedik sorun nedeniyle sekteye uğrar,
Ve,
Pirus’un ordusu ancak sabah aydınlığı belirirken Roma askerlerinin arkasına geçebilir.
Günün ağarması ve Roma askerlerinin durumu fark etmesiyle on binlerce adamı, ormanın içinde sıkışıp kalır.
Ve,
Roma askerleri Pirus’un ordusunun önemli bir kısmını kılıçtan geçirir.
Ancak…
Pirus geri adım atmayı asla düşünmemektedir.
Bilakis, elinde kalan askerler ve iyi eğitimli savaş filleri ile Roma ordusunun üzerine üzerine yürür.
Bu esnada tecrübeli Romalı askerler, Pirus’un fillerine kızgın oklar atmaya başlar.
Ciltleri dağlandığı için canı fena halde yanan hayvanlar huysuzlanır ve kontrolden çıkar.
Can havliyle sağa sola saldıran filler, Pirus’un elinde kalan askerleri de ezip geçmeye başlamıştır.
Pirus’un Orduları Savaşı Kazanır
Sonunda…
Pirus savaşı kazanır kazanmasına da,
Filler o dönem için cenk meydanının en ağır savaş makineleriydi,
Ve,
Savaş eğitimi almış 50 fil ile desteklenmiş kalabalık ordusunun neredeyse tamamını kaybeder.
Evet…
Savaşı kazanmıştır kazanmasına da,
Koskoca ordusundan geriye üç beş filden fazlası kalmamıştır.
Savaşı Pirus kazanmıştı;
En azından karşısında düşman savaşacak düşman askeri kalmadığına göre öyle görünüyordu.
Ancak,
Bu zafer esasen kazanan taraf için bir mağlubiyetle sonuçlanmıştır.
Nitekim,
Pirus neredeyse tüm askerini,
Ve,
Değil ikinci bir savaşı kazanmak,
Mevcut sınırlarını koruyabilecek gücünü dahi kaybetmiştir.
Rivayet olunur ki,
Pirus bu zaferin ardından şu sözleri söylemiştir:
Tanrım, bir daha böyle bir zafer verme;
Romalılara karşı bir zafer daha kazanırsak tamamen yok olacağız
Pirus Zaferi Benzetmesi
Bin yılı aşkın süredir yenilmeye mahkum galibiyetleri için Pirus Zaferi tanımlaması kullanılır.
Adını bu savaştan alan Pirus Zaferi söylemi,
O tarihten günümüze hep kazanan tarafın “kazancını” ve “başarısını” sorgulatan bir kavram olarak dillere yerleşmiştir.
Sun Tzu tarafından MÖ 6. yüzyılda yazılan dünyanın ilk strateji kitabı Savaş Sanatında da “Yüksek bedeller ödenerek kazanılan zafer gerçek bir zafer değildir. Savaşmadan kazanmak en büyük başarıdır” denilmektedir.
Sun Tzu’nun Savaş Sanatı kitabının özetine buradan ulaşabilirsiniz.
Özetle,
Pirus Zaferi, mağlubiyete en yakın galibiyettir.
Ve,
Dilimizde “attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmemek” deyiminin aslında birebir karşılığıdır.
Bir de “Aptal Puma Sendromu” diye bir kavram daha var ki, o da bir diğer yazının konusu olsun.