Madenci kentinde doğdum, büyüdüm, ergen oldum ben;
O nedenle çokça şahitlik ettim oldum kara yüzlü, kara bahtlı maden işçilerinin ve dahi ailelerinin acılarına…
Yoksa sizler yerin yüzlerce metre altında sadece böcekler mi yaşar sanıyordunuz?
Oysa,
Orada yaşan(a)mamış nice hayatlar var!!!
Ben Zonguldak çocuğuyum,
Bu acılar şehrine Karaelmas deriz biz…
Değerli bir taşı çıkartmak için, tıpkı Afrika’da elmas madenlerinde çalışan işçi kardeşleri gibi bu coğrafyanın madenci emekçilerinin de bahtı karadır çünkü…
Orhan Veli’nin dediği gibi “Yüz karası değil, kömür karası / Böyle kazanılır ekmek parası” Karaelmas’da…
Bir ömür harcar madenciler kara zindanlarında…
Yeri gelir yaşamlarını verirler,
Hiç olmadı akciğerlerini teslim ederler kömür tozuna daha kırk- elli yaşına bile varmadan,
Ve,
Çeyrek nefesle geçirirler kalan ömürlerini…
Sırf yer üstündekiler biraz daha fazla ısınabilsin diye!!!
Çocukluğumuzdan beri o kadar çok arkadaşımızın babasını toprak yuttu ki,
Madenci yakını olup da acı düşmemiş hane neredeyse kalmamıştır benim kentimde.
Kara elmas, yerin altından cömertce verdiğine karşılık olarak hep bizden de almayı ihmal etmedi.
Ancak,
Aldığı hayatlar, verdiğinden faydalanabilenler değildi oysa ki!!!
Ve,
Bedel olarak bahtı kara yetimler, dullar, analar-babalar bıraktı arkada hiç mi hiç acımadan…
Sizler tahayyül edebiliyor musunuz bir somun ekmek uğruna evinizin direğinin bir mezar taşının bile olamamasını;
Oysa,
Yerin altından cansız bedeni bile çıkarılamayanların hazin hikayesi hiç de nadir değildir benim kentimde…
Bizler iş yerlerimize girip-çıkarken mesai arkadaşlarımızı “günaydın, iyi akşamlar, kolay gelsin” şeklinde selamlarken,
Maden işçilerinin vardiya değişimlerinde birbirlerinden “helallik isteyerek” devir-teslim yaptığından haberiniz var mıydı peki?
Sakın “bu işin kaderinde var” demeye kalkmayın!!!
Maden kazaları yeterli tedbirlerin alınmadığı geri kalmış ülkelerin kaderidir;
Yani esasen,
Her biri teknik olarak tammüden cinayettir…
Dün Kozlu, Karadon, Kandilli, Kilimli, Soma …
Bügün Bartın …
Değişen tek şey yer ve zamanlar,
Değişmeyen ise kafa yapısı ve bakış açısı!!!
Okuma Önerisi: Uzun Mehmet – İlk Taş Kömürü Madeni Şehidimiz