İskender ve Diyojen Arasında: Gölge Etme Başka İhsan İstemem

Kitabın Adı:

Yolda Bir Kuşa Rastladım

Yazar:

Hasan Kerim Güç

Yolda Bir Kuşa Rastladım

Kıyafet alırken beyaz renklilerden sakınırız mesela, öyle değil mi?

Zira biliriz, beyaz çabucak kirlenir.

Hâlbuki koyu renk risksizdir, kir göstermez.

Fark ettim de hayat bize hep koyu renkli kıyafetler giydirmiş ki masumiyetimiz kirlenirken ruhumuz duymasın.

Her hikayede bir hakikat gizli.

Kendi hikayeni bilirsen kendi hakikatini de bulursun

Hâlbuki “bugünkü ben” amaçlarını araç, araçlarını da amaç yapıvermişti.

Hakikat hakiki olmaktan çıkmıştı,

Ve,

Bunu fark ettiğinde tekrar o hikayelere dönmek istedi.

Kuşların tümü yağmur esnasında sığınacak bir yer bulur;

Ancak, kartallar bulutların üstüne çıkarak yağmurdan kurtulur…

Gölge Etme, Başka İhsan İstemem

Milattan önce 4. yüzyılda Atina, dünyanın en büyük kumandanlarından birinin sivrilen egosuyla, dünyanın en ünlü filozoflarından birinin yok ettiği egosunun karşılaşmasına sahne oldu…

Kral Philip kendisinin Makedonya sınırlarını aşamamış şöhretini, Asya’ nın ücra köşelerine taşıyacak oğluna en yüksek eğitimi vermek istiyordu.

Önce Leonidas,

Ve,

Sonra servetleri önüne dökerek getirdiği Aristoteles, genç İskender’ i felsefe, politika, edebiyat, şiir, drama ve bilim alanlarında yetiştirdi.

Büyük İskender

İskender, Yunan devletlerini birlik altında toplayıp Pers Kralı Dairus’ un despot yönetimini sonlandırmayı arzuluyordu.

Genç prens, Homeros’ un İlyada’ sını küçük yaşından beri yastığının altından ayırmazdı.

Gözlerini kapadığı zaman kendini, Batı’ nın efsanevi kahramanı Achilles olarak gördüğü Troya Savaşında Hector’ u alt ederken buluyordu.

Ne Leonidas’ ın sade yaşam, tutumluluk ve kanaatkârlık üzerine kurulu doktrini, ne Aristo’ nun metafizik öğretileri, ne de Korint Kardeşliği ile Sparta hariç tüm Yunan devletlerini birleştirmiş olmanın manevi hazzı, İskender’ in gün geçtikçe büyüyen egosunun önüne set çekebildi.

İskender’ den Büyük İskender’ e doğru süren yolculuğu, Anadolu’ dan başladı.

Gordiyon”  veya bildiğimiz İsmiyle “kördüğüm” ü kılıcıyla parçaladığında, adeta mesih gibi bir figür haline gelmişti.

Mısır’ a hiçbir direnişle karşılaşmadan girdi.

Kadim Memfis şehrinde Firavun ilan edildiğinde yirmi beş yaşındaydı.

Fenike Tanrısı Ammon’ un oğlu olarak kabul edildiğinde artık onu bir ilah olarak kabul eden sadece halk değildi,

O da kendini ilah olduğuna inandırmıştı.

Bu dönemde “Metafizik” adlı eseri için Aristo’ ya da paylaştığı bilgiler sebebiyle çok kızmıştı.

Çünkü o, dünya üzerinde bu bilgilerin tek sahibi olmalıydı…

O Esnada…

O sıralarda Anadolu’ nun başka bir yerinde ikinci kahramanımız Diyojen, İskender’ den çok farklı bir kaderle dünyaya geldi.

Babası Sinop’ da sahte para basmakla suçlanan bir kalpazandı.

Ailesinin zenginlik sefası bu  olayın ortaya çıkmasıyla yerini sefalete bıraktı,

Ve,

Şehirden sürülen aile kendini Atina’ ya zor atabildi.

İskender’ in tersine, küçük yaştan beri çektiği acılar ve fakirlik, Diyojen’ i doğayla uyumlu bir şekilde yaşanabileceği fikrine yöneltti.

Diyojen

Sokrat’ ın gözbebeği Antisthenes’ in kurduğu ve köpek kelimesinden gelen “Kinik” okuluna dahil olduğunda, egosu adeta Atina sokaklarında taştan taşa çarpıp un ufak hale gelmişti.

Kinikler hayatta en önemli özellik olarak gördükleri erdemin, insanın kendi mutluluğunun yakıtı olduğuna,

Ve,

Ancak bu yakıta sahip olanların özgür olabileceğine inanıyorlardı.

Diyojen de içinde yaşadığı ve ölü gömmekte kullanılan bir fıçıyla, su içmek için kullandığı maşrapası sebebiyle Atinalıları hayrete düşürüyordu,

Ancak,

Bununla tüm devlet büyüklerine dersler veriyordu.

Bir gün eliyle çeşmeden su içen bir çocuğu gördüğünde maşrapasını da kırıp attı.

Zira kendisini bu dünyaya bağlayan her eşyanın bir pranga olduğunu öğrenmişti.

Diyojen ile Büyük İskender arasında geçen "Gölge Etme Başka İhsan İstemem" cümlesinin ilginç hikayesini bu yazıda bulabilirsiniz

İskender ile Diyojen’ in Karşılaşması

Kendisinin Tanrı olduğuna inanan İskender ile fıçıda yaşayan Diyojen’ in karşılaşması çok manidar oldu.

İskender Aristo’ nun da etkisiyle, bu Atina’ yı büyülemiş filozofu tanımak istedi.

Ancak,

Ayağına çağırttığı filozoftan kendisine gelen şey sadece “Ben esirimin esirinin ayağına gitmem” mesajı oldu.

Cesaret ve küstahlık arasında nitelendirmekte zorlandığı bu mesajla bir düşünce karmaşası yaşadı Atina’ nın yenı tanrısı…

Fıçıdakı adam, tüylerini ürpertmişti.

Aristo’ dan aldığı metafizik biliminin kırıntılarıyla dünyanın en güçlü kumandanlarından olan Darius’ dan daha büyük bir düşmanı vardı,

Ki,

O da egosuydu.

İskender, egosuna karşı bir başkaldırıyla Diyojen’ e gitti.

Görüşmek istedi,

Çünkü,

İçinde hapsolmuş ruhu aslında bu kibir hapishanesini yıkıp dışarı kaçmak istiyordu.

Romen Diyojen ile Büyük İskender arasında geçen "Gölge Etme Başka İhsan İstemem" cümlesinin ilginç hikayesini bu yazıda bulabilirsiniz

Diyojen’ in İskender’ e Verdiği Büyük Ders

Diyojen İskender’ e aslında iyi niyetle çıktığı yolda egosunun gittikçe büyümesiyle nasıl bir tuzağa düştüğünü,

Ve,

Yükseldikçe eline ayağına nasıl prangaların takıldığını anlattı.

İskender büyüdükçe esareti de büyümüştü…

Halbuki Diyojen, dünyadaki tüm eşyaların esaretinden kurtulmuştu.

Yani,

O egosunun esiri olmaktan çıkmış, egosunu kendi esiri yapmıştı.

İskender o zaman Diyojen’ in kendisine neden “esirimin esiri” dediğini anladı.

İçinde hapsolan ruhu son bir hamle yaptı,

Ve,

Mutluluğunu belirtmek için fıçıdaki adama bu dersinden dolayı şükranlarını haykırmak istedi.

Diyojen ile Büyük İskender arasında geçen "Gölge Etme Başka İhsan İstemem" cümlesinin ilginç hikayesini bu yazıda bulabilirsiniz

Benden ne dilersin ey yüce filozof!!!” derken buldu kendini.

Diyojen bu sorudan hiç etkilenmedi zira bu dünyadan bir isteği yoktu.

Gölge etme, başka ihsan istemem” diyerek yüzünü çevirdi.

İskender, kendilerini tanrısal özelliklerde gören Pers hükümdarlarının despotluğuna son vermek,

Ve,

İnsanlığı birliğe davet etmek için çıktığı yolculukta egosuna yenik düştü.

Eleştirdiği Pers hükümdarları gibi despotlaştı,

Ve,

Pers prensesleri ile evlenip saray entrikalarıyla baş başa kaldı.

Yunan devletleri korku ile taptıkları bir tanrı olarak gördüler Büyük İskender’ i.

Spartalılar ise “Eğer İskender tanrı olmak istiyorsa bırakalım olsun” dediler.

İskender, otuz üç yaşında kendini tanrı ilan ettiği Mezopotamya’ da yüksek ateş içinde hayata gözlerini yumdu.

Diyojen’ e göre İskender, dünyanın en büyük hapishanesinde yaşamıştı.

Öldüğünde timsah gözyaşları döken tebaası kısa sürede imparatorluğu paramparça etti.

Romen Diyojen ile Büyük İskender arasında geçen "Gölge Etme Başka İhsan İstemem" cümlesinin ilginç hikayesini bu yazıda bulabilirsiniz

İşte,

Diyojen tüm hayatı boyunca hür olarak yaşayan o ender insanlardandı.

Ruhunu teslim edeceği zaman da hayatı boyunca sahip olduğu tek varlık olan fıçının içinde huzurluydu.

Ne mutlu hürriyet içinde yaşayıp ölenlere,

Ki,

Onlar dünya imparatorlarından daha şerefli, daha mutlu, daha cesaretli ve daha özgür bir hayat sürüyorlardı…

Bu yazı ilginizi çektiyse “Kartal Bu Nedenle Yüksekten Uçar” başlıklı yazıyı da beğenebilirsiniz.


Güncel Paylaşımlar, Farklı Yorumlar

Yolculuğumda benimle yarenlik etmek ve yeni paylaşımlarımdan haberdar olmak isterseniz takip edebilirsiniz…

Sadece yeni yayınlanan yazılar hakkında bilgilendirme maili alacaksınız!!!

Diğer 3.305 aboneye katılın

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir:


Yolda Bir Kuşa Rastladım (D&R)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bağlantıyı kopyala