COVİD-19 aşılarının farkları vardır; oysa genel olarak COVİD-19 aşısı dediğimizde, sanki sadece üretimi farklı firmalar tarafından olan ama aslında birbirinin benzeri aşılarmış gibi bir algı oluşabiliyor…
Aralarında birbirlerine benzer teknolojilerle üretilmiş olanlar olsa da, kullanıma sunulmuş COVİD-19 aşıları aslında,
- Geliştirilmesi ve üretimi birbirlerinden farklı yöntemlerle olan,
- Vücudumuzda enfeksiyona karşı bağışıklık gelişmesini birbirlerinden farklı etki mekanizmaları ile sağlayan,
- Bu nedenle de gerek etkililik, gerekse güvenlilik profilleri kendilerine özgü ürünlerdir.
Bu nedenle değil farklı üretim teknolojileri, aynı grupta yer alan aşılar arasında da bir takım özellikler değişkenlik gösterebiliyor…
Aşı dediğimiz şey özde bir biyolojik ürün; bu nedenle de bir çok alanda kullanmakta olduğumuz hazır fomülasyon ilaçlardan da ayrışıyor;
Çünkü bir ilaç keşfettiğinizde artık elinizde o molekülün kimyasal formülü vardır,
Bazı istisnai durumlar olmakla birlikte,
- Formüle sadık kalarak kapasiteniz doğrultusunda üreterek depolayabilirsiniz,
- Saklama koşulları daha esnektir; bir çok ilaç oda sıcaklığında yapısından birşey kaybetmez,
- Genel olarak miat tarihleri çok daha uzundur
Oysa söz konusu aşılar olduğunda üretimden uygulamaya kadar hemen hemen her basamakta kendine özgü süreçleri vardır…
Konumuza geri dönecek olursak, halihazırda farklı firmalar tarafından kullanıma sunulmuş COVİD-19 aşıları:
- İnaktive virüs aşıları
- Viral vektör aşıları
- mRNA aşıları
- Subunit aşılar olarak gruplandırılabilir
COVİD-19 Aşılarının Farkları: İnaktive Virus Aşıları
İnaktive Virus Aşıları hastalığa neden olmayan, ancak bağışıklık yanıtı oluşturan etkisizleştirilmiş virüs içeren aşılardır.
İnaktif aşılar ısı, kimyasallar ve radyasyon gibi yöntemler kullanılarak virüslerin kendilerini çoğalmalarını engellenmesi ile üretiliyor.
Bilimsel açıdan konu aslında tam olarak bu şekilde değil, lakin bir nevi kısırlaştırılmış virüs veriliyor diyebiliriz;
- Virüsler çoğalamıyor,
- Hastalık tablosu oluşturamıyor,
- Ancak bağışıklık sistemini sanki bir saldırı varmış gibi tetikleyerek vücudun kendini koruma mekanizmalarını devreye sokuyor…
Genel olarak inaktive virüs aşıları uzun süreli koruma sağlamaz ve koruyuculuk sağlayacağı enfeksiyonun tipine göre “rapel” adını verdiğimiz tekrar dozlarına ihtiyaç duyulur.
Genel olarak Çin menşeli ürünler olarak bilinen inaktif COVİD-19 aşılarının üretim tekniği çok önceden beri bilinen, denenmiş güvenli aşılarla benzerdir (ör: influenza / mevsimsel grip aşısı).
İnaktif aşıların önemli özelliklerinden bir tanesi de bir takım hastalıklar ya da uygulanmak zorunda kalınan tedavilerden dolayı bağışıklık sistemi zayıf insanlarda bile kullanılabiliyor olmasıdır…
Sinovac tarafından üretilen COVİD-19 aşısı, inaktif aşılar grubundadır.
COVİD-19 Aşılarının Farkları: Viral Vektör Aşıları
Viral vektör aşıları, bağışıklık yanıtı oluşturmak için, COVID-19 virüsünün RNA parçacıklarını taşıyan hastalık yapıcı etkisi olmayan virüslerin kullanıldığı aşılardır.
Modifiye edilmiş virüslere, hedeflenen mikroorganizmanın antikor oluşturan antijenik yapısının genetik bilgisinin eklenmesi ile oluşturulan aşılardır.
Aşıların içindeki mikroorganizmalar canlı olmakla birlikte, güçsüzleştirildiklerinden dolayı insanlarda hastalık yapamazlar…
Aşılarda kullanılan en eski metotlardan biri olan bu teknik çiçek aşısında kullanıldı ve etkinliği hala en yüksek aşı gruplarından biri olma özelliğini sürdürüyor,
Viral vektör aşıları, ek olarak Zika ve Chikungunya gibi hastalıklara karşı uzun bir süredir faz III aşamasında denenmekteydi…
Viral vektör aşılarının en büyük avantajı vücuda çok spesifik antijenler enjekte edilebildiği için vücudun verdiği tepkide hedefe çok yakın olmasıdır,
Ve çoğu zaman tek doz aşı uzun süreli bağışıklık için yeterlidir…
İngiliz aşısı olarak bilinen Oxford – Astra Zeneca tarafından üretilen,
Rus aşısı olarak anılan Gameleya’ nın ürettiği Sputnik V
Ve ABD menşeli J&J aşıları viral vektör aşılarıdır…
COVİD-19 Aşılarının Farkları: mRNA Aşıları
DNA ve RNA bazlı aşılar laboratuvar ortamında üretilen genetik materyal parçacıklarını kullanırlar…
Bu parçacıklar virüsün dış yüzeyindeki protein kılıfın kodlarını içeriyor,
Ve aşı uygulandıktan sonra vücudun bu DNA ve RNA kodlarındaki talimatları kullanarak virüs ya da antijenin kılıfını üretmesini sağlıyor…
Daha sonra da bağışıklık sistemi bu parçacıklara uygun antikorlar üreterek gerçek virüs vücuda girdiğinde savunmaya hazır hale geliyor…
mRNA, vücudumuzda doğal olarak üretilen protein sentezinde rol alır.
Yani laboratuvar ortamında yapay olarak üretilen mRNA’lar, tıpkı kendi mRNA’larımız gibi çalışarak virüse karşı bizi uyarmayı amaçlamaktadır…
Bu moleküller, daha sonra kendi moleküllerimiz gibi yıkılarak vücuttan atılırlar…
Aslında bu hayatımıza yeni girmiş bir yaklaşım değil,
mRNA aşıları, 25 yıldır kanser dahil pek çok hastalığın tedavisine yönelik olarak kişiye özel immunoterapi yöntemleriyle çalışılan teknolojiye benzer şekilde üretilen aşılardır…
Dezavantajları ise RNA aşısı olmaları nedeniyle, genomun ısıya hassas olması ve mevcut teknolojiyle üretilen aşıların oldukça düşük sıcaklıklarda saklanması gerekmesidir…
Gerçi, deneyim ve araştırmaların artmasıyla paralel aşılarla ilgili veriler de güncelleniyor…
Tamamlanan stabilite çalışmaları sonuçlarını dikkate alarak hem ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) hem de Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Alman menşeli mRNA aşısının 31 güne kadar 2-8 C’de saklanabileceğini onayladı,
Bu gelişme özel bir altyapı gerektiren -70 C’ de saklamanın getirdiği önemli bir lojistik soruna kısmi de olsa bir çözüm getirmiş oldu…
Toplumda Alman aşısı olarak bilinen Pfizer-BionTech aşısı ileABD menşeli Moderna aşıları mRNA aşılarıdır.
COVİD-19 Aşılarının Farkları: Subunit Aşıları:
Subunit (alt ünite) aşılar virüslerin canlı kısımları yerine tamamen protein kılıftan oluşuyor
Ve bu protein antijenin bağışıklık sistemini tetiklemesi hedefleniyor…
Daha önce Hepatit B için kullanılan bu aşılar da güvenli ve denenmiş bir teknik olarak kabul edilmektedir…
Subunit aşıların en önemli özelliklerinden bir tanesi bir canlı kısım içermediği için güvenli olarak kabul edilmesi ve haliyle bağışıklık sistemi zayıf insanlarda kullanılabilmesidir…
Lakin bağışıklık sistemini tetikleyecek en doğru protein kılıfın tespiti için uzun çalışmalar gerekmesi ve etkinliği artırmak için birden fazla doza ihtiyaç duyulabilmesi bu grup aşılarla ilgili en zorlayıcı kısım olarak karşımıza çıkıyor.
Bu esnada COVİD-19 aşı geliştirme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor;
18 Haziran 2021 itibariyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) veritabanında 287 aday aşı olduğu belirtiliyor,
Evet iki yüz seksen yedi !!!
Bunlardan 187 tanesi klinik öncesi (pre-clinical) dönemde iken,
102′ sinde süreç oldukça ilerlemiş ve klinik faza geçilmiştir…
Klinik fazdaki aşı tipleri ve aday aşı sayıları: