Bu yazıda sizlerle, Türkiye’de böbrek hastalığı durumu ile ilgili verileri paylaşıp, hiç de iç açıcı olmayan tablumuzu paylaşacağım.
Böbrekler bel hizasında, omurganın her iki yanında, kahverengi fasulye şeklinde iki küçük organdır.
Kendisi küçük, ancak görevi oldukça büyüktür…
Bazı organlarımız “ben buradayım” diye kendisini belli eder;
- Kalbimizin atışını duyarız
- Midemiz zaman zaman guruldar
- Barsaklarımız faaliyeti hakkında bize nahoş sinyaller gönderir
Oysa böbrekler, sessiz sedasız 7/24 görevini yapmaya devam eder…
Tek olmasa da, ana görevi süzmektir.
Böbrekler, başta üre olmak üzere atıkları kandan süzer ve onları su ile birlikte idrar olarak boşaltırlar.
Böbrekler ile ilgilenen bilim dalının adı nefrolojidir.
Nefroloji kelimesi, öken olarak Yunanca’da böbrek anlamındaki “nephros” dan türemiştir.
Böbrek(ler) ile ilgili anlamında kullanılan renal sözcüğü ise Latince “renalis” sözcüğünden gelir.
Böbreklerin asıl işlevi, kanı filtreleyerek toksinleri ve diğer vücuda faydalı olmayan maddeleri vücuttan atmaktır.
Süzme işlemi esnasında ortaya çıkan atıklar idrar kesesine (mesane) gider ve idrarla vücuttan atılırlar.
Süzme fonksiyonuna ek olarak böbrekler:
- Vücudun sıvı-elektrolit dengesini korur,
- Kan basıncı kontrolünü sağlar,
- Vitamin-D’ nin aktif halini sentezler,
- Alyuvar üretiminde rol oynar.
Böbrek fonksiyon bozukluğu, böbreklerin kandaki toksinleri yeterli oranda filtreleme yeteneğini kaybettiğinde ortaya çıkan durumdur.
Ve bu toksinler vücudun tamamına zarar verecek bir durum ortaya çıkarır.
İşte bu durum, tedavi edilmediği takdirde, hayatı tehdit edecek böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Böbrek yetmezliği kronik böbrek hastalığının son aşamasıdır.
Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) olarak da adlandırılır.
En yalın haliyle, böbreklerin süzme fonksiyonunu yapamaması,
Ve
İşlevlerini diyaliz veya böbrek nakli olmadan hayatta kalmayı mümkün kılacak kadar sürdürememesi durumudur.
Böbrek Hastalığı Belirtileri:
- İdrar görünümünde değişiklik (örneğin çay renginde idrar ya da kanlı idrar),
- İdrar yapma alışkanlığında değişiklik
Bunun enfeksiyondan şeker hastalığına kadar birçok diğer durumda da ortaya çıkabileceğini unutmayın.
İdrar alışkanlığında değişiklik (azalması, artması, sıklaşması vb) yaşamanız durumunda mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
- Yüksek kan basıncı – Hipertansiyon
- Ellerde – ayaklarda – yüzde şişme (ödem)
- Çabuk yorulma, bulantı, kusma
- Nefes darlığı, nefes almada zorluk
- Tat almada bozukluk, kötü kokulu nefes
Böbrek Hastalığı Riskini Artıran Durumlar:
Diyabet (Şeker Hastalığı)
Aslında şeker hastalığının varlığı böbrek hasarına neden olmaz!!!
Ancak, hemen hemen herkesin bildiği ya da duyduğu gibi “şeker böbreklerine vurdu, gözüne vurdu, şekerden dolayı ayağı kesildi” şeklinde tatsız deneyimler yaşayan çok fazla sayıda insan var…
Tekrar ediyorum:
Bu komplikasyonlarda neden olan şeker hastalığının var olması değil;
Şeker hastalarında kan şekerinin iyi kontrol edilmemiş olmasıdır!!!
Hastalığın kendisinden ziyade, kontrolsüzlüğün sonuçlarıdır bu yaşananların hepsi…
Sonuç olarak da böbrek hastalığı diyabetin bir komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir.
Çünkü sürekli yüksek seyreden kan şekeri böbreklerdeki kan damarlarını hasarlar;
Ve diyabetik böbrek hastalığı dediğimiz durum ortaya çıkar.
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon)
Kontrol edilememiş yüksek tansiyon, böbreklerdeki kılcal damar yapılarını bozar.
Diyabetteki duruma benzer şekilde böbrek kılcal damarlarına hasar verir.
Böbrek hastalığı hipertansiyona,
Kontrolsüz hipertansiyon böbrek hastalığının ilerlemesine,
İlerlemiş böbrek hastalığı kan basıncının daha yükselmesine ve dirençli olmasına neden olur.
Yani tam olarak bir kısır döngü…
Burada da sorun hastalığın varlığından ziyade, kontrol altında olmamasından kaynaklanıyor.
Diyabet ve hipertansiyona ek olarak:
- Böbrek ve idrar yollarında oluşan taşların tıkanmaya neden olması
- Nefritler
- Uygun/yeterli tedavi edilmemiş ve tekrarlayan enfeksiyonlar
- Yapısal bozukluklar
- Ağrı kesiciler (anti-inflamatuarlar) başta olmak üzere bazı ilaçlar ve toksinler de böbrek hastalığına neden olabilir
Türkiye’ de Böbrek Hastalığı Tablosu:
Türkiye Kronik Böbrek Hastalığı Prevalansı Araştırması (CREDIT) verilerine göre:
Erişkin nüfusta kronik böbrek hastalığı oranı %15.7 gibi çok yüksek bir orandadır!!!
Yani bu, her 6 erişkinden birinin değişen evrelerde böbrek hastalığıyla tanıştığı anlamına geliyor.
İleri evre böbrek hastalığı oranı ise %5.1!!!
Bu da her 20 kişiden birinde tablonun oldukça ilerlediğini gösteriyor…
Çoğu durumda akşam yatıp, sabah hastalık ile uyanmıyoruz;
Böbrek hastalığının gelişmesi de zaman içerisinde oluyor.
Vücudumuz kendisi için değerli, işine yarayacak hiçbirşeyi ziyan etmez ve atmaz…
Örneğin, sağlıklı bir böbrek asla idrarla protein kaybetmek istemez.
Eğer idrarda protein (albümin) varsa, bu duruma albüminüri adını veririz,
Ve böbrek hasarının başladığının en erken göstergesidir…
Ara Not:
Bir kelimenin sonuna “-üri” eki geliyorsa idrarla atıldığı anlamına gelir.
Örneğin,
- “hemato” kan, hematüri ise “idrarda kan” demektir
- “albüminüri” idrarda albümin; “proteinüri” ise idrarda protein saptanmasıdır
- “poli” çok anlamında olup, “poliüri” idrar miktarının çok olmasıdır
Konumuza geri dönelim…
En son albüminüride kalmış ve bu durumun böbrek hasarının başladığını gösterdiğini paylaşmıştık.
Ülkemizde erişkin nüfusta albüminüri oranı %10.1!!!
Yani her 10 kişiden birinde böbrek hastalığının öncül bulgusu var…
Böbrek hastalıkları, ülkemizde erkeklere kıyasla kadınlarda daha fazla görülüyor:
- Kadınlarda %18.4,
- Erkeklerde %12.8 oranında rastlanıyor.
Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi, kronik böbrek hastalığında da görülme oranı yaşla birlikte katlanarak artıyor:
- 40 yaş üstü %8-10
- 60 yaş üstü %33
- 70 yaş üstü %42
- 80 yaş üstü %55
Son Dönem Böbrek Yetmezliği:
Son dönem böbrek yetmezliği, en yalın haliyle böbrek fonksiyonlarının kalıcı olarak bozulması anlamına gelmektedir.
Böbrek fonksiyonlarının tamamiyle bozulduğu safhada, yaşamın devamı için diyaliz ve böbrek nakli şarttır.
Böbrek Nakli:
Böbrek nakli, hastanın vücuduna bir başka kimseden alınan böbreğin takılması olarak tanımlanabilir.
Ancak, bu işlem tanımı kadar kolay yapılabilen bir uygulama değildir.
Organ nakli hem cerrahi prosedürlerin en ağırıdır, hem de nakledilebilecek organ sayısı ihtiyaç sahibi hasta sayısının çok altında kalmaktadır.
Nakil için kullanılacak böbrek doku uyumu sağlanan ya canlı bir vericiden (donör) ya da beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden sağlanmaktadır.
Asıl mesele, hastalığın diyaliz ya da nakil aşamasına gelmesine izin vermemektedir.
Türk Nefroloji Derneği kayıtlarına göre:
2019 yılında Türkiye’de renal replasman tedavisi (böbrek nakli) gerektiren son dönem böbrek hastalığı görülme sıklığı milyon nüfus başına 1007.6 olarak saptanmıştır.
Ve bu oldukça yüksek bir orandır!!!
Yapılan değerlendirmelerde görülme sıklığının yıllar içinde kararlı bir artış trendi içinde olduğu görülmüştür.
Son yıllardaki veriler artışın, hızının bir miktar azalmış olmasına rağmen devam ettiğini göstermektedir.
Çeşitli tedavi yöntemlerine ilave olarak, hayat tarzındaki değişiklik kronik böbrek hastalığının ilerlemesini azaltabilir.
- Yüksek tansiyon ve kan şekerinizi kontrol altına alın
- Sağlıklı bir diyet yapın (veya düşük protein, veya düşük tuz diyeti)
- Kilo verin
- Sağlığınızın el verdiği ölçüde ve doktorunuzu tavsiye ettiği sınırlarda egzersiz yapın
- Sigarayı bırakın
- Belirli ağrı kesicilerden kaçının
Ancak herhangi bir büyük değişikliğe gitmeden önce her zaman doktorunuzun tavsiyelerini alın ve tıbbi gelişmeleri takip edin!!!
Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir: