Aşı Karşıtı Söylemlerde Kullanılan Aldatma Taktikleri

Aşı karşıtı yaklaşım, aslında uzun zamandır sözde(!) bilim insanlarının takmaya başladığı yeni maskeleri oldu,

Bu kişiler temel olarak aslında bilime ve bilimsel gerçeklere karşılar.

Ve,

Sözüm ona insanların iyiliği ve çıkarı için büyük oyunu(!) bozduklarını iddia ediyor,

Ve,

İnsanları kendi bireysel menfaat ve çıkarları doğrultusunda bile bile aldatıyorlar.

Mevcut durumdan kendilerine fırsat çıkartma derdinde olan bu kişiler, seslerini aşı karşıtı olarak yükseltmeye başladılar.

Aşı karşıtlığı nedir?, İnsanlar aşıya neden aşı karşıtı olur?, Aşı karşıtlığı ne zaman başlamıştır? ” gibi soruların cevaplarını aramaya başlamadan önce,

Bilim Nedir? ” sorusunun sınırlarını doğru çizmek çok önemli olacaktır…

Önce bilimi tanımlamalıyız,

Ki,

Aşılar ile ilgili durumun aslında bilim ile sahte bilim ve dogmaların savaşı olduğunu daha net anlayabilelim.

Bilimin Doğuşu

Bilim;

  • Nedensellik, merak ve amaç besleyen
  • Olguları ve iddiaları deney, gözlem ve düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde inceleyen
  • Entellektüel ve pratik disiplinler bütünüdür

Tüm bilim dalları evrenin bir bölümünü kendine konu olarak seçer,

Ve,

Deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışır.

Zaten bilimin ana amacı da gerçeği bulmak, olan biteni sistematik bir algoritma içerisinde çözümlemeye hizmet etmektir.

İlk çağlardan bu yana bilimsel düşünce tarzını tetikleyen ana mekanizma merak etme ve anlamaya – anlamlandırmaya çalışmak olmuştur.

Bilimin temel prensibi gözlemlerle, incelemelerle, araştırmalarla sorulara ve sorunlara tekrarlanabilir ve genelleştirilebilir cevaplar vermektir.

Bunlar en kritik özelliklerinden birisidir,

Çünkü,

Sağlaması yapılmadan, ardışık denemelerde benzeri tutarlı sonuç elde edilmeden ortaya çıkarttıklarınız kanıt niteliği taşıyamaz.

Ek olarak,

Bilimin örgüsünde kanıtlar hiyerarşisi vardır.

Sözde Bilim İle Aldatanlar

Bilim karşıtları sıklıkla “eldeki kanıtlar, ispatlanmış gerçekler şunu şöyle göstermektedir” şeklinde bilime atıfta bulunsalar da,

Dikkatli incelediğinizde savundukları kanıttan ziyade kendi kişisel kanaatlerdir !!!

Savları bireysel görüş ve deneyimlerden ibaret olup,

Herhangi bir destekleyici belge ya da güvenilir bir kaynak içermez.

Dikkatli bir şekilde incelerseniz,

Göreceksiniz ki ucu açık, yuvarlak cümleleri ya da kendi kitaplarını, videolarını, internet sitelerini referans olarak kullanırlar.

İnsanları sahte bilimle aldatanları bir dahaki sefere lütfen bir de bu gözle inceleyin!!!

Ve,

O sözde referanslarda, diyabetten kansere tüm sorunların çözümü için mucize iksir (!) kendilerine astronomik finansal fayda sağlayan ürün paketlerinde mevcuttur!!!

Aşı karşıtı sözde bilim temsilcileri ve aldatma taktikleri hakkında bazı detay bilgilere bu derlemeden ulaşabilirsiniz

Bu esnada,

Biz bu konuyu falanca kitabımızda derinlemesine işledik; detaylı bilgi almak isteyenler lütfen oradan okusun” şeklinde örtülü bir pazarlama stratejisi her daim profesyonelce sahnelenmektedir.

Hem de öyle mucizevi (!) kitaplar ki;

Her türlü derde şifa bulabileceğiniz, obeziteden diyabete, hatta kansere kadar çözüme ulaşabileceğiniz gizli sırlar öğretisi mübarekler…

Bu kişileri ekranlarda izlerken lütfen bir konuya daha dikkat edin:

Sahte bilim ile aldatanlar asla ve kat’a gerçek bilim insanlarıyla birlikte yayına çıkmazlar !!!

Çoğu kez tek başlarına,

Zaman zaman da saz arkadaşlarıyla birlikte boy gösterirler ekranlarda.

Lakin,

Hiçbir zaman gerçek bilimsel verilerle, onların ipliklerini pazara çıkaracak kişilerle bir arada bulunmazlar.

Ve bizzat bildiğim, yakından tanıdığım bilim insanlarının sahte bilimle aldatanlara “hodri meydan” dediklerine defalarca şahit olmuşumdur.

Ama,

Sponsorları (çünkü her birinin arkasında her daim güçlü bir sponsor vardır) katiyyen izin vermez böyle bir duruma.

Onlar gözlerini karartıp, yürekleri yetecek olsa bile vazgeçemezler cukkalı gelirlerinden, cesaret edemezler tadını kaçıramaya patronlarının!!!

Sahte Bilimin Müşterileri

Şu konunun da altını çizmek gerekiyor:

Komplo teorisyenlerinin söyledikleri baştan sona hatalı demek de çok yanlış olur;

Nöro-pazarlamada “çıpalamak” olarak adlandırılan bir tekniğin uzmanıdır çoğu.

İki doğru bilgi paylaşarak güven teskin ederler potansiyel müşterilerinde (dinleyicilerde, izleyicilerde ya da okuyucularda);

Evet doğru okudunuz,

Sizlere şifa bulmaya ihtiyacı olan hastalar yerine “potansiyel müşteri” gözüyle bakarlar.

Tıpkı işinde profesyonelleşmiş bir satış elemanı gibi olanca şirinlikleriyle yaklaşırlar,

Sanki,

Derdiniz onların da derdiymiş gibi, sahte ve yapmacık bir empatik tavır içerisindedirler.

Neden rakip firma ürününü değil de (ki burada rakip firma bilim oluyor) onları seçmeniz gerektiği konusunda bir dakikada kırk yalan söyleyip,

Kendilerinin sunduğu seçeneği tercih etmeniz durumunda ne kadar isabetli bir karar vereceğinize dair ayağı yere basmayan, abartılı vaatlerde bulunurlar.

Uzman Komplo Teorisyenleri

Komplo teorilerini yukarıdaki paragrafta anlattığım şekilde korku – şüphe – tereddüt ortamını yarattıktan sonra pompalarlar…

Yüksek tondan yargısız infaz yaptığımı düşünmeyin lütfen;

Konu ilerledikçe her birini açık ve net örnekleriyle paylaşacağım…

Bilimsel çalışma metodolojisinin temel özelliklerinden bir tanesi sonuçların TEKRARLANABİLİRLİĞİ,

Bir diğeri ise geniş kitleler için de geçerli olacak şekilde GENELLEŞTİRİLEBİLİRLİĞİ’ dir.

Eğer,

Bir bilim insanının hipotezi ve çalışması doğru ise elde edilen sonuçlar farklı koşullar altında da tekrarlanır.

İddia geçerliyse, zaten benzer çıktılara ulaşılır.

Yani,

Bir nevi hipotezin sağlaması yapılır.

Eğer çıkarımlar doğru değilse, tekrarlarda tutarlı sonuçlara ulaşılmaz.

Bu durumda ise ya tüm hipotez toptan reddedilir ya da revizyon yapılarak araştırmalara devam edilir!!!

Bilimin güzelliği de budur işte:

– Kendi kendini kontrol eder

– Sorgular

– Hata arar

– Araştırma sonuçlarına göre de gerekirse değiştirir, kendini yeniler

Sahte bilim ise bilimsel çalışmaların güvenilir olmasından yararlanarak tekrarlanmamış, hatta hatalı olduğu ortaya çıkan araştırmaları kullanır.

Aslında,

O sonuçların yanlış olduğunu ve terkedildiğini ya da reddedildiğini bilmesine rağmen, bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarlar dururlar.

Bilimsel yaklaşımın temel prensiplerinden bir diğeri de SEBEPSELLİĞİN ortaya konulmasıdır.

Aksi takdirde, sebep – sonuç ilişkisi gösterilmeden yapılacak çıkarımların şans eseri olarak ortaya çıkabilme riski çok yüksektir.

Oysa,

Bilim karşıtları tarafından en çok suistimal edilen konu budur

Ve,

Yanlış algıların oturtulması için kullanılan dezenformasyon yöntemlerinde, her daim sebepsellik eksikliği mevcuttur…

Sebep – Sonuç Bağı

Herhangi bir konuda rasyonel ilişki kurabilmek için sebep – sonuç bağını göstermek gerekir.

İki bağımsız bileşen arasında nedensellik kuramadığımız sürece, paralel artışlar tamamiyle başka sebeplerle ya da şans eseri olmuş olabilir !!!

Aksi halde farklı kaynaklardan ilişkisiz küçük küçük parçalardan bir bütün ortaya çıkartıp sonuca varmış oluruz,

Ki,

Bu da çoğu zaman hatalı çıkarıma neden olur.

Bu konuyu netleştirmek bir örnek ile açıklayalım:

Aşı karşıtı sözde bilim temsilcileri ve aldatma taktikleri hakkında bazı detay bilgilere bu derlemeden ulaşabilirsiniz

Karpuz tüketiminin bir yıllık süre içerisinde aylık dağılım oranını çıkartacak olursak:

  • Yaz meyvesi olduğu için, doğası gereği Mayıs itibarıyla artışa başlayacak
  • En yüksek tüketim Haziran – Temmuz – Ağustos aylarında olacak
  • Akabinde düşüşe geçecektir

Başka bir tarafta da insanların denizde boğulma sayılarını inceleyip bir grafik yaparsak onda da aynı paterni yakalarız…

Çünkü,

Ne kadar çok insan denize girerse, kişi sayısındaki artışla paralel boğulan insanların sayısı da artacaktır…

  • İnsanlar Mayıs ayından sonra denize girmeye başlarlar,
  • En yoğun olarak Haziran – Temmuz – Ağustos aylarında olur
  • Akabinde düşüşe geçecektir

İki birbirinden bağımsız bileşenin grafiklerini harmanlayarak “karpuz tüketimi denizde boğulma riskini artırmaktadır” gibi bir sonuç çıkartmak doğru bir yaklaşım olmaz takdir edersiniz ki…

Bu şekilde bir değerlendirme yapılacağı zaman bilimsel yaklaşım bir sebepsellik arar,

Hatta bununla da yetinmez,

Sonuca etkisi olacak tüm kirletici faktörleri de tespit ederek, her birinin sonuç üzerine etkisini ortaya koyar.

Örneğin:

Toplam nüfus ile, araştırılan konunun muhatabı olan nüfusun artış grafiklerinin durumu…

Düşünün 2010 yılında 1 milyon kişilik bir toplumda “a hastalığının görülme oranı %1” olsun,

Yani,

Belirlenen zaman diliminde toplumda a hastalığından 10.000 kişi etkileniyor.

2020 yılına gelindiğinde eğer aynı toplumun nüfusu 2 milyona yükseldiyse,

Etkilenen kişi sayısı iki kat artarak 20.000 olacaktır.

Oysa hastalık oranı sabit !!!

Hatta,

Bilimsel ilerleme ve gelişmelerle birlikte sağlık hizmetlerine erişimin artması, erken – yaygın – kolay tanı oranları gibi birçok diğer etkeni (kirletici faktörü) daha dikkate almadık bile.

Tüm değişkenleri dikkate almaksızın,

Vakalar iki katına çıktı şeklinde bir felaket tellallığı yapmak

Ya gaflet, ya dalalet, ya da hıyanetten kaynaklanıyor olsa gerek!!!

Sözde Bilim Temsilcileri ve Aldatma Taktikleri:

Birkaç örnekle daha aşı karşıtı olanların kullandığı aldatma taktiklerini pekiştirelim isterim.

Konunun nasıl çarpıtabileceğini,

Ve,

Nasıl “farklı parametreler sanki birbiriyle ilişkiliymiş gibi” bir tablo oluşturulabileceğini gerçek dünyadan örneklerle paylaşacağım.

Aşağıdaki tabloda,

Yıllar içerisinde organik gıda tüketimi ile otizm vaka sayısındaki artışın değerlendirilmesi yapılmış…

Aşı karşıtı sözde bilim temsilcileri ve aldatma taktikleri hakkında bazı detay bilgilere bu derlemeden ulaşabilirsiniz

Ve,

Sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı. (p<0.0001)

Sebepsellik bağı gösterilmeden, böyle bir çalışmadan yapılacak çıkarım “Organik gıda tüketim oranlarındaki artış ile otizm sıklığı paralel gitmektedir; o halde organik gıdalar otizme neden olmaktadır” olacaktır!!!

Görüldüğü üzere istatistiksel olarak anlamlı olsa da,

Farklı parametreler arasında bir ilişki kurabilmek için sebep – sonuç bağı gereklidir.

Hatta,

Aşı karşıtı topluluğun sembol isimleri haline gelen Jim Carrey ve Jenny McCarthy’ in kariyerlerindeki yıllar içindeki ilerleme ile otizm vaka sayılarında artış arasında da istatistiksel olarak anlamlı benzer bir grafik ortaya çıkıyor!!!

Aşı karşıtı sözde bilim temsilcileri ve aldatma taktikleri hakkında bazı detay bilgilere bu derlemeden ulaşabilirsiniz
Aşı karşıtı sözde bilim temsilcileri ve aldatma taktikleri hakkında bazı detay bilgilere bu derlemeden ulaşabilirsiniz

Sahte bilim ile aldatanların, en çok da aşı karşıtlarının başvurduğu ana taktik budur işte.

Jim Carrey ve Jenny McCarthy’ in şöhret olmalarını, otizm vakalarındaki artışın nedeni olarak ortaya koymak ne kadar yanlışsa,

Aralarında sebepsellik bağı kurulmadan başka bir faktöre bağlamak da o kadar hatalı olur !!!

Peki bilmiyorlar mı bu yaklaşımın yanlış ve hatalı olduğunu????

Emin olun çok iyi biliyorlar,

Lakin sansasyonel sözlerin daha çok dikkat çektiğinin farkındalar…

Ve,

Kişisel çıkarları için bu temel bilgiyi yok sayarak,

Komplo teorileri ve onların üstesinden gelebilmenizi sağlayacak sadece kendilerinde bulunan mucize çözümlerini (!) pazarlamak için en iyi yöntem bu olduğu için pervasızca ve vicdansızca kullanıyorlar!!!

Aşı Karşıtı Sözde Bilim Temsilcileri ile İlgili Son Cümle:

Pandemiyi yok saymak,

SARS-CoV2 ve coronavirüs enfeksiyonunu görmezden gelmek,

Ya da,

Aşıları reddetmek sizi COVİD-19 ve ölüm dahil olmak üzere neden olduğu sorunlardan korumaz!!!

Öncelikle ölmeyin!!!

Bilimin size sunduklarına kulak verin

Kanaatler değil, kanıtlar doğrultusunda bir karara varın…

Ölmeyin,

Ama,

Aynı zamanda öldürmeyin!!!

Aşı ile engellenebilir bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetmek pisi pisine bir ladestir.

Virüs ile rus ruleti oynamayın…

Unutmayın,

Aşı olmayan bireyler de bir şekilde hastalığa yakalanmamış/yakalanmayacak olabilirler,

Ancak bu nedenle hayatını kaybedenlerin “keşke” deme şansı kalmadı!!!

Konuyu bir de bu BAKIŞ AŞISI‘ndan ele alın…


Güncel Paylaşımlar, Farklı Yorumlar

Yolculuğumda benimle yarenlik etmek ve yeni paylaşımlarımdan haberdar olmak isterseniz takip edebilirsiniz…

Sadece yeni yayınlanan yazılar hakkında bilgilendirme maili alacaksınız!!!

Diğer 7.421 aboneye katılın

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bağlantıyı kopyala